Bu yazımızda ABD piyasalarında denetleyici kurumların son zamanlarda aldıkları aksiyonları, nedenlerini ve önümüzdeki dönem beklentilerini ele alacağız.
Kripto yeni gelişen ve yavaş yavaş olgunlaşmaya başlayan bir alan. Bu nedenle kanun koyucu ve denetleyiciler aslında sağduyulu hareket ederek, uzunca bir süre sektörün büyümesini uzaktan seyretmeyi tercih ettiler. Bu bekleyiş sırasında bir yanda da dünya ekonomisinin en büyük oyuncusu olan ABD’nin alacağı tavrı dikkatle izliyorlardı.
Yaşananları sessizce izlemeyi tercih eden ABD otoriteleri, 2023’e girmemizle birlikte bir anda peşi sıra aksiyonlar almaya başladılar. Gelin önce neler yaşandığına bakalım:
Ne yaptı ABD’li otoriteler?
Aslına bakarsanız, 2022 yılı içinde yaşadığımız önce UST/Luna arkasından 3AC ve en son da FTX’in batışı kamuoyunda otoritelerin artık harekete geçeceği beklentisini yaratmıştı. Pek çok uzman 2023 yılı beklentilerinde bu alandaki kanuni düzenleme ve denetimlerin artacağının altını çiziyorlardı.
Yaşananlar içinde asıl şaşırtıcı olan farklı otoritelerden hızlı bir şekilde peşi sıra hareketler gelmesi oldu. Öyle ki, bu hareketleri ‘Yol daraltma harekatı’ (ingilizcesi Operation Chokepoint) olarak adlandıranlar oldu. Neler oldu peki?
- Aralık ayı başında kriptonun en büyük kritiklerinden olan senatör Elizabeth Warren, birkaç meslektaşı ile birlikte kripto dünyasının büyük oyuncularının kullandığı en büyük banka olan Silvergate Bank‘e bir mektup gönderdi. Warren mektupta Silvergate’i FTX ve kardeşi Alameda Research’e hizmet vermekle ve şüpheli işlemlerini raporlamamakla suçladı. Ardından 2 Şubat’ta Adalet Bakanlığı dolandırıcılık birimi, Silvergate Bank’e FTX ve Alameda ile ilişkilerinden dolayı soruşturma açtı.
- Yine Aralık başında, kripto dünyasına hizmet veren bir başka büyük olan Signature Bank, kripto müşterilere ait emanetinde tuttuğu mevduat miktarını 23 milyar ABD Dolarından 10 milyar ABD Dolarına indireceğini açıkladı.
- Derken yeni yılın gelmesiyle 3 Ocak’ta Fed (Federal Reserve yani basitçe ABD merkez bankası), FDIC (Federal Deposit Insurance Corporation yani tasarruf mevduat sigorta fonu) ve OCC (Office of Comptroller of the Currency, hazineye bağlı bankaları denetleyici büro) ortak bir açıklama ile bankaları kriptoya ilişkin riskler konusunda uyararak kriptodan uzak durmalarını tavsiye etti. Ardından Ocak ayı sonunda FED yaptığı bir politika kararı açıklaması ile bankaların kriptovarlık tutma ya da stabil para çıkarmamalarını tavsiye etti.
- 21 Ocak’ta ise Binance, Signature Bank’ın Aralık başında yaptığı değişiklik üzerine ABD’de sadece 100 bin ABD Doları üzeri havale kabul edebileceklerini açıkladı. Ardından 6 Şubat’ta ABD içinden yapılan banka transferlerini kabul etmeyeceğini bildirdi (Binance US harici)
- Ocak ayı sonlarına yaklaşırken, 27 Ocak’ta Fed, kripto alanının önde gelen isimlerinden Caitlin Long‘un Wyoming’de kurduğu Custodia Bank‘ın Fed sistemine girme başvurusunu iki yıl beklettikten sonra reddetti.
Yukarıda gördüğünüz ağırlıklı olarak bankacılık ile ilgili otoritelerin aldıkları kararlar üzerine geçtiğimiz hafta içinde bu sefer ABD’nin sermaye piyasalarının denetleyici otoritesi olan SEC (Securities and Exchange Commission) kaynaklı iki olay piyasaların korkusuna tuz biber ekti: Paxos’un BUSD basımını durdurması ve Kraken’in staking hizmetini kapatması1. Şimdi bu iki olaya daha derinden bakalım.
Paxos’un BUSD basımını durdurması
Piyasadaki üçüncü büyük stabil para olan BUSD, ağırlıklı olarak Binance borsası ve BNB zincirinde kullanılıyor. Her ne kadar adı Binance USD olsa da, BUSD aslında ABD’nin New York eyaletinde kurulu bir finans altyapısı hizmet sağlayıcısı olan Paxos tarafından basılıyor. Paxos Ethereum blokzinciri üzerinde bastığı tüm BUSD’nin tamamı kadar nakit ya da devlet tahvilini ABD bankalarında tutuyor.
12 Şubat günü Wall Street Journal, SEC’nin Paxos’a BUSD basımından dolayı soruşturma açmayı planladığını yazdı. Hemen arkasından, Paxos’un bağlı olduğu New York eyaletinin finansal hizmetler ofisi olan NYDFS (New York Department of Financial Services), Paxos’a BUSD basımını durdurmasını ’emretti’. Bunun üzerine, Paxos, 21 Şubat’tan sonra BUSD basmayacağını ve Şubat 2024’e kadar elinde BUSD tutanlara ABD Doları ya da Paxos tarafından basılmakta olan bir diğer stabil para olan USDP’yi vereceğini açıkladı.
Kraken’in staking hizmetini kapatması
Staking, kullanıcıların bir ağa ait ellerinde bulunan tokeni rehin ederek ağın üzerindeki işlemleri onaylamaları anlamına geliyor. Kullanıcı bu işi normalde direkt ağ üzerinden yapabiliyor ancak teknik bilgi gerektirmesinden dolayı pek çok kullanıcı bu işi için uzmanlaşmış yerler kullanıyor.
ABD’nin büyük kriptopara alım-satım platformlarından olan Kraken, 9 Şubat günü SEC ile bir uzlaşmaya gittiğini açıklayarak müşterilerine sunduğu kriptovarlık staking hizmetini ABD içine kapattığını açıkladı. Nedeni, SEC’ye göre bir menkul kıymet hizmeti sayılan staking hizmetlerini sunmadan önce kurumdan izin almamış olması.
Kraken’in 30 milyon ABD doları ödeyerek yaptığı uzlaşmanın hemen ardından Coinbase, staking’i SEC hükmü altında bir hizmet olarak görmediğini belirterek2 kendi servisini kapatmayacağını ve gerekirse dava açacağını belirtti.
Tüm bu olaylar ne anlama geliyor?
Yaşanan tüm bu olaylar, kripto dünyasında geniş yankı bulurken, iki farklı görüş ağırlık kazanmaya başladı. Bunlardan birincisi ‘ABD’li otoriteler kriptoya karşı savaş açtılar. Bu alanda yaşanan teknolojik gelişmeler bundan sonra ABD dışına kaçacak’ şeklinde. İkinci ve benim daha yakın olduğu görüş ise ‘Bu zaten beklenen bir gelişmeydi. Nasıl yapıldığı eleştiriliyor olsa da, temelde yapılan bu alanda özellikle tüketiciyi yanıltan ‘zayıf halkaların’ üzerine gidiliyor’ şeklinde.
Aslına bakarsanız, işin temelinde, kriptonun yeni bir varlık sınıfı olması nedeniyle bu alanda kanuni çerçevenin henüz çizilememiş olması yatıyor. Tam olarak hangi varlık sınıfına sokulacağına karar verilemeyen bu alanda, nihai kararı ABD Kongresi çıkaracağı yasalar ile verecek. Sorun şu ki, ABD kongresinin dağınık yapısından dolayı bir kanun çıkması yakın vadede zor görünüyor. En basit konu olan stabil paralarda bile Kongre’ye sunulması planlanan kanunlardan bir sonuç çıkmadı.
Kanun çıkmadığı durumda, mevcut otoriteler farklı gerekçelerle bu alandaki politika kararları ya da direkt aksiyonlar ile konuya dahil oluyorlar. Gelin şimdi yukarıda yazdıklarımız üzerinden gerek bankacılık otoritelerinin gerekse SEC’nin hareketlerini anlamlandırmaya çalışalım.
Bankacılık sektörü denetleyici kurumları açısından
FED, FDIC, OCC gibi kurumlar, bankacılık sektörünün kripto ile yakınlaşmasından uzunca bir süredir tedirgin oluyorlar. Bunun başlıca nedeni, kriptonun oynak bir alan olması nedeniyle, temelinde stabilite olması gereken bankacılık sektörünü sıkıntıya sokma ihtimali. Konu sadece sektörün prestij kaybına uğraması değil, bir yandan da FDIC’nin bankalardaki mevduatı sigortalaması nedeniyle olası bir zararla karşı karşıya kalacak olması. Özellikle FTX’in Silvergate Bank üzerinden yaptığı şüpheli işlemler, bankacılık otoritelerini hızlı aksiyon alma yoluna itti (‘aylar sonra alınan aksiyon hızlı sayılır mı?’ diye aklınızdan geçebilir ancak bürokrasinin genel işleyişine baktığınızda henüz hangi kanunların geçerli olduğunun bilinmediği bu alanda kurumların yine de hızlı hareket ettiğini söyleyebiliriz).
Alınan aksiyonların, özellikle kurumsal yatırımcıları tedirgin etmesi bakımından kripto dünyasına kısa vadede olumsuz bir etki olması beklenebilir. Gerek Silvergate gerekse Signature Bank, sektörde kriptoya hizmet veren öncü bankalardandı. Kimse elini kriptoya sürmezken onlar bu alanda verdikleri hizmetler ile bankacılık sektörünün önünü açtılar. Sonrasında pek çok finansal kurum benzer hizmeti vermeye başladı. Şimdi bu iki kurum ile ilgili gelişmeler diğerlerini de tedirgin edecek, yeni bankalar bu alana girmeyecekler, bu da kurumsal adaptasyonu zorlaştıracak. Aynı şekilde denetleyici kurumların uyarıları sonrası bankaların stabil para çıkarması önümüzdeki birkaç yıl için hayli zor.
SEC açısından
SEC başkanı Gary Gensler‘in bu göreve atanması (geçmişte blokzincir üzerine MIT’de dersler vermesinden dolayı) ilk başta sektör tarafından sempati ile karşılanmıştı. Sonrasında ise işler değişti. Gensler’in sadece Bitcoin (ve açıkça ifade etmese de belki Ethereum)’yi kriptoparadan sayması, bunun dışındaki tüm kriptoparaları ‘gelir getiren hisse senedi’ olarak SEC’nin kapsama alanında görmesi kripto dünyasının tepkisine yol açtı.
Kripto dünyası, Gensler’i kriptoparaları düzenleyici bir kanun olmamasını fırsat bilerek SEC’nin etki alanını genişletmeye çalışmakla suçluyor. Gensler’in ihtiraslı bir kişilik olduğu ve asıl amacının Hazine’nin başına geçmek olduğu sıkça dile getiriliyor.
Her ne kadar yaptığı açıklamalar ve PR çalışmalarında ‘gelin bize başvurun, bizimle konuşun, biz size yardımcı oluruz’ dese de, bu mesajında samimi olmadığını düşünenler ağırlıkta. SEC’ye yapılan en ciddi eleştiri, dijital varlıklar ile ilgili bir kanun olmamasına rağmen kurumun aldığı aksiyonlar ile kanun varmış gibi davranması geliyor. Bu suçlama sadece kripto dünyasından değil Hester Pierce gibi SEC’nin içindeki üst düzey yöneticiler tarafından da yapılıyor (Pierce’in SEC’ye 2017’de Cumhuriyetçi yönetim tarafından atanmış olduğunu da hemen ekleyelim)
Paxos BUSD bunun güzel bir örneği aslında. BUSD bir stabil para olarak, nasıl “gelir getirici bir hisse senedi’ olup SEC’nin alanına giriyor?” anlamak hayli zor. Burada SEC aksiyona geçmediği için tam gerekçelerini bilemiyoruz3. Gensler’in, stabil paralara verilen yüksek faiz oranları nedeniyle bu paraların aslında sermaye piyasası ürünü olarak görülmesi gerektiği şekilde geçmişte yaptığı yorumlar var. Paxos’a kapatma emri veren NYDFS’in temel gerekçesinin ise, ‘basılan BUSD ile piyasada dolaşan (özellikle Ethereum’dan BNB Chain’e geçmiş olan) BUSD arasında farklılıklar ve Paxos’un hizmet verdiği müşterileri ile ilgili yeterince kontrol yapmadığı’ olduğu düşünülüyor.
Kraken olayı ise daha farklı. Zira, Kraken’in verdiği staking hizmeti, DeFi’den bildiğimiz, örneğin Lido Finance’in verdiği staking hizmeti gibi değil. Lido Finance benzeri staking platformları aldıkları tüm parayı şeffaf bir biçimde Ethereum üzerinde staking yapıyor ve ufak bir komisyon sonrası tüketiciye aktarıyorlar. Halbuki Kraken, aynı bir mevduat kurumu gibi, tüketicilere belli bir getiri vaad ediyor ve farklı kripto varlıklar için bu servisi veriyor. Üstelik kendi varlıklarını da işin içine katıyor. Dolayısıyla, bu staking servisinin düzenleyicinin eleştiri oklarını üzerine çekmesi normal. Staking hizmeti Kraken için o kadar da büyük değil, o nedenle SEC ile davalık olmak yerine uzlaşmaya gitmeyi tercih ettikleri düşünülüyor.
Coinbase ise bu anlamda çok daha şeffaf bir hizmet veriyor. Üstelik staking, ayı piyasasından düşen alım-satım komisyonları nedeniyle sıkıntı içindeki şirketin en hızlı büyüyen gelir kalemi. 2022 yılının üçüncü çeyreğin şirket gelirlerinin %11’i oluşturan staking gelirlerinin 2023 yılında %13.4’e çıkması bekleniyor. Bu nedenle, Coinbase burada SEC ile sonuna dek savaşacak.
Yorumlar
Düzenleyici kurumların aldıkları aksiyonlar her ne kadar kripto dünyasında korkuyla karşılanmış olsa da olanları sakin bir şekilde değerlendirmekte fayda var. Bankacılık otoritesinin bankaları kripto faaliyetlerinden uzaklaştırmak istemesi tedirginlik yaratsa da, ortada bir ‘yasaklama’ olmadığını belirtmek lazım. Kripto bir yatırım aracı olarak kendini yavaş yavaş kanıtlıyor ve bir yere gitmeyeceğini gösteriyor. ABD felsefe olarak inovasyonu ön planda tutan bir ülke. Kripto alanındaki yeniliklerin ülke dışına çıkmasını istemeyeceklerdir.
SEC’nin aksiyonlarının ise ‘tüketiciyi yanıltan’ ya da bu anlamda zayıf halka olan merkezi yapılar üzerinde yoğunlaşmasını bekliyorum. Özellikle “staking yasaklanacak” benzeri söylemlerin gereksiz korku (ingilizce FUD) yaratmak dışında bir gerçekliği yok. Servisler ve hizmetler ne kadar merkeziyetsiz olurlarsa o kadar SEC’nin “şefkatli kollarından” uzak kalacaklar.
Sürece yukarıdan baktığımızda şunu görüyoruz: Bundan bir süre önceye kadar ABD’de mevcut yönetim birimlerinin çeşitli politika kararları ile kripto alanını düzenleyebileceği düşünülüyordu. Geçtiğimiz yıl yaşananlardan sonra bir anlayış değişikliği oldu ve bu alana özgü özel bir kanun çıkarılması gerektiği konusunda artık herkes hemfikir.
Sorun böyle bir kanuni düzenlemenin zaman alacak olması. Üzerinde konuşulmuş ve belirli bir ilerleme sağlanmış Stabil Para yasası bile geçtiğimiz yıl yaşananlardan sonra ileriye atılmış durumda. Böyle kanuni belirsizliğin olduğu geçiş döneminde ABD yönetiminin koordineli bir şekilde sıkıntılı alanların üzerine genel değil ama tek tek olay bazlı gittiğini görüyoruz.
Bu nedenle, kısa vadede tedirginlik yaratsa da uzun vadede çıkarılacak yasalar ile bu tedirginlik çözülecek. Kanun koyucu için ise iki temel hedef var: Tüketicinin korunması ve teknolojik inovasyonun sürdürülmesi. Kongre çıkaracağı yasa ile doğru yolu geç de olsa bulacaktır. O zamana kadar, yönetimin farklı organlarından özellikle merkezi kripto oyuncularına karşı seçici olarak aksiyonlar görmeye devam edeceğiz.
—-
Footnotes
- Bunların yanında SEC son olarak bir de yeni bir politika önerisini kamuoyuna sundu. Bu öneride, yatırım uzmanlarının müşterilere ait dijital varlıklarını sadece onaylanmış saklama kuruluşlarından tutmalarına izin veriyor. Kimi uzmanlar, SEC’nin müşterilerin kriptoparalarını borsalardan banka benzeri saklama kuruluşlarına yönlendirirken, FED ve FDIC’in bankaların kriptovarlık tutmasını zorlaştırmasının kripto sektörünü darboğaza sokmaya yönelik koordineli bir hareket olduğunu iddia ediyorlar.
- Bir varlığın sermaye piyasası ürünü olup olmadığını belirlemek için Howey Test denen bir kriter uygulanıyor. (i) Bir şirkete (ii) başkasının eforuna bağlı olarak (iii) kâr sağlamak amacıyla (iv) yatırım yapılması bir “yatırım kontratı” anlamına geliyor ve SEC altına giriyor. Coinbase’e göre şu nedenler ile staking bu kapsama girmiyor:
(i) Şirket: Kullanıcılar, bir şirkete değil merkeziyetsiz bir ağa kriptoparalarını koyuyorlar. Birbirleri ile bağları bir şirket aracılığıyla değil kullanıcı topluluğu aracılığıyla. Verilen ödüller ve kullanıcı kazancı Coinbase tarafından değil ağ tarafından belirleniyor.
(ii) Başkasının eforu: Kullanıcıların ödüllerini staking hizmeti değil ağ belirlediği için verilen hizmet sadece bir IT hizmeti ve karşılığında da bir hizmet komisyonu alınıyor.
(iii) Kâr beklentisi: Staking yaptığında alınan ödül işlemleri onaylama karşılığı alınıyor ve kimin ne kadar alacağına protokol karar veriyor.
(iv) Yatırım: Tanım gereği yatırım yaparken varlığınızı başka bir yere verirsiniz. Staking yaparken paranız tamamen sizin kontrolünüzde, istediğiniz zaman çekebilirsiniz. - SEC, Paxos’a sadece Wells Notice denen ‘seni soruşturmaya hazırlanıyorum’ bildirimi göndermiş.