Sevgili okuyucular,
Bu yazımda bana çok sorulan sorulardan ikisini yanıtlayacağım. Birincisi banka batarsa parama ne olur diye özellikle finansal okuryazarlık seviyesi oldukça düşük kişiler tarafından soruluyor. İkincisi ise bankada unutulan parama ne olur sorusu. Öncelikle bu iki sorunun neden bu kadar çok sorulduğuna zemin hazırlayan ortamı anlatmak gerek.
24 Ocak 1980 kararları ile liberalleşmenin başladığı dönemden günümüze Türk bankacılık sektörü önemli gelişmelere sahne oldu. Ülkemizde düzenleme ve denetleme otoritelerinin eksikliği, yasal düzenlemelerin yetersizliği ile birlikte önce 1982 yılında “Banker” olayları, daha sonra ise 1994 döviz krizi ve 2000-2001 dönemindeki bankacılık kaynaklı iki önemli kriz yaşanmıştır. Türk halkının birikimlerini teslim ederken bankalara karşı tereddüt içinde olma durumu bu bozuk temel üzerine kurulan talihsiz olaylara dayanıyor.
Tasarrufların emanet olarak bir kuruma verilmesinde en önemli faktör “güven”dir. İster makro ister mikro anlamda olsun güven eksikliğinin olduğu bir ekonomi, sektör ya da kuruma ilgi az olacaktır. Bankacılık sisteminde güveni arttırma politikaları sistemin varlığından beri gelen bir problem olup alınan önlemler ülkeden ülkeye değişmektedir. Öncelikle küçük yatırımcının korunmasına dayanan “mevduat güvence sistemi” bankacılıkta önemli bir güveni arttırma mekanizmasıdır. Dünyada ilk mevduat güvence mekanizması 1934 yılında ABD’de faaliyete geçmiştir. Ancak tüm dünyada benimsenme dönemi 1980 sonrasına kalmış olup 1994 yılı itibari ile AB’de standart uygulama olarak kabul görmüştür. Ülkemizde ise mevduat güvence sistemi uygulaması sürekli değişen kararlar içinde olmuştur.
Mevduat güvencesinin kapsamında olan mevduatlar, “gerçek kişiler adına açılan mevduatlar ve katılım fonları, ticari işlemlere konu olmayan mevduatlar ve katılım fonları ile TL, döviz ve kıymetli maden cinsinden mevduatlar ve katılım fonları her bir katılım bankasında ve mevduat bankasında her bir gerçek kişi için 150.000 TL’ye kadar sigorta kapsamındadır.” Düzenleme maddesinden de anlaşılacağı üzere, yurtiçi ve yurtdışı ticari işlemler ile yurtdışı gerçek kişi mevduat ve katılım fonları mevduat güvencesi kapsamı dışındadır. Bunun yanı sıra off-shore (kıyı bankacılığı) da kapsam dışındadır.
Peki bankada unutulan paraya ne olur?
Bankalardaki mevduat, katılım mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklarımıza 10 yıl boyunca hiç dokunmazsak bu sürenin sonunda TMSF (Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu)’na devrolur.
Hesaba dokunmamaktan kasıt, herhangi bir şekilde hesapta hareket olmamasıdır. Önceden verilmiş otomatik ödeme talimatının gerçekleşmesi bile hesapta bir hareketi göstermektedir. Hesap terkedilmiş ise 10 yılın sonunda hak arayamazsınız. Bu nedenle hesaplarınızı unutmamanız önemlidir.
Ergin olmayanların yani çocuklarınızı adına açtığınız hesaplarla ilgilidir. Çocuğunuz adına açtığınız bir hesabı unutmanız durumunda 10 yıllık süre çocuğunuzun reşit olduğu sürede başlar. Yani 18 yaşında.
Bankada unutulan paralar ile ilgili açılmış davalar var. Hesap sahibinin unutkanlık hastalığına yakalanması, uzun süre hastanede tedavi görmesi, kaybolması, mirasçılarının hesaptan haberdar olmaması gibi durumlar sonucunda sonradan varlığı anlaşılan hesaplar için açılmış çok sayıda dava bulunmaktadır. Uzun yıllar sürse de davaların çoğu hesap sahiplerinin ya da mirasçıların lehine sonuçlanmaktadır.