Eğitim 3.0 Geliyor

önce yayınlandı , Son güncelleme önce

Okuma Süresi: 4 dk

Paylaş:

Gün geçmiyor ki içinde metaverse olan bir haberle karşılaşmayalım. Şimdi eğitimde de karşımıza çıkacağı konuşulmaya başlandı. Gelin bu konuyu biraz daha detaylı ele alalım.

Metaverse denildiğinde ne anlamalıyız? Burada doğru bilinen yanlışlar var mı?

Gelin filmi başa saralım. Bizi bugüne getiren süreç kısaca şöyle oldu. Blokzincir teknolojilerinin gelişmesiyle beraber çeşitli ürünler ortaya çıktı. Kripto paraların yanında, NFT, DAO gibi yeni konseptler ortaya çıkarken bu konseptlerin nasıl kullanım senaryolarında gerçekleşebileceği de konuşulur hale geldi. Konuşulan ve çeşitli denemelerle hayata geçirilenlerden biri de blokzincir tabanlı yapay evrenlerdi. Bu evrenlerde esas olan 2 önemli nokta vardı. Birisi evrendeki dijital varlıkların mülkiyetinin kullanıcıda olması, ikincisi ise merkezi bir teknolojik otoritenin olmaması. Dolayısıyla fişi bir kişinin çekememesi. Bu platformlara ilginin artmasıyla beraber Facebook platformu son derece hızlı bir şekilde oyuna girerek hem şirketin ismini değişti hem de sanal gözlüklerin ön planda olduğu metaverse konseptlerini tanıttı. İlk olarak şunu bilmemiz gerekiyor, Decentraland, RMRK gibi metaverse konseptleriyle Facebook’un konsepti tamamen birbirinden farklı. Birinde kullanıcılar tüm varlıklara sahip ve topluluk tarafından yönetilen bir platform varken, diğerinde tamamen Facebook’un kuralları belirlediği, kullanıcıların dijital varlıklarının sahibinin Facebook olduğu bir platform var. İlk konsepte sanal gerçeklik gözlüğü ön planda değilken ikincisinde olayın merkezinde sanal gerçeklik gözlüğü var.

Facebook’un düşündüğü metaverse konsepti bir Web2 felsefesine sahipken blokzincir tabanlı platformlar Web3 felsefesinin önemli ürünlerinden. Whatsapp’ın kişisel verileri kullanmasına dair sözleşmesiyle ortaya çıkan kriz de Web2 konseptlerinde kalıcı olan bir kriz. Çünkü gelir modeli bunun üzerine kuruluyor. Yani Facebook tabanlı metaverse konsepti üzerinde varolunursa oradaki tüm kişilerin bilgileri yine kullanılacak ve pazarlanabilecek. Blokzincir tabanlı konseptlerde ise durum daha farklı. Web3 felsefesi ilk andan itibaren kullanıcı verilerinin, farklı ticari senaryolarda kullanılmasını kabul etmiyor.

Peki Metaverse‘ün eğitime uyarlanması eğitim sisteminde neleri değiştirir?

Bu konuyu Eğitim 3.0 dediğimiz yeni süreç üzerinden anlamaya çalışmak daha doğru. Çünkü gerçek anlamda metaverse, NFT’lerden oluşan bir evren.  Bu nftler kullanıcının dijital varlıkları. Aynı zamanda DAO’larda veya farklı blokzincir konseptlerinde kullanılabilen lego parçacıkları. Eğitim 3.0 dediğimiz süreç Web3 teknolojilerinin eğitimdeki yansıması. Bunu kurumlar, öğretmenler ve öğrenciler gözünden ele alabiliriz.

Kurumlar tarafından baktığımızda; metaverse üzerinden eğitim hizmetleri, kurumsal sosyal medya hesaplarının dijital varlık cüzdanlarına ve bu cüzdanlarda dijital varlıklara sahip olması, Robotik, IoT, oyun vs. bazlı blokzincirle ile akıllı kontratlar üzerinden iş birliği, mezunlar ile akıllı kontratlar üzerinden otonom yapıda finansal organizasyonların kurulması var. Öğretmen perspektifinden baktığımızda; sosyal medyaya yönelik içerik üretiminin dijital varlıklara dönüşümü, Web3 konularında konferans,panel gibi çalışmaların yapılması ve eğitimsel çalışmalarda blokzincir teknolojisinin getirdiği fırsatlardan faydalanma var.  Son olarak öğrenci perspektifinden baktığımızda ise; NFT sergileri, öğrencilerin dijital verilerinin korunması için DID( blokzincir kimliği) oluşturulması, aynı alanda çalışan öğrenci topluluklarının akıllı kontratlar ile organize olabilmesi ve çeşitli amaçlarla blokzincir teknolojisi içeren projelerin yapılması var.

İşte, eğitimde aslında bu kadar büyük bir teknolojik dalga üzerimize doğru gelirken Metaverse burada buz dağının görünen kısmı.

Elbette metaverse denilince ilk akla gelen öğrencilerin sanal gerçeklik ortamlarında bir şeyleri öğrenmesi olacaktır. Bazen bu zamanda yolculuk projeksiyonlarıyla da karıştırılıyor. Fakat bu aslında metaverse değil sanal gerçeklik. İkisi arasındaki en temel fark öğrencilerin dijital varlığının mülkiyetine sahip olması. Öğrenci burada elde ettiği dijital varlıkları, dijital kimliğinin bir parçası olarak konumlandırabilecek ve blokzincirler arası geçişlerle farklı blokzincir projelerinde kullanabilecektir. Basitleştirirsek öğrenci metaverse üzerinde gezerken cevapladığı matematik sorusunun karşılığında aldığı puanı, o metaverse ile beraber çalışan bir futbol takımının maçında bilete dönüştürebilecektir. 

İyi güzel de, bu Eğitim 3.0 eğitime nasıl katkılar getirebilir?

Eğitim içeriklerinin zenginleşmesi noktasında önemli değişimler olabilir. Soru çözüldükçe öğrenci elde ettiği puanları metaverse evreninde NFT’den oluşan çeşitli hediyelere dönüştürebilir. Oyunlaştırmanın tüm parametreleriyle çok güçlü bir şekilde varolacağı bu süreçte öğrenci dijital varlıklarını artırmak için eğitim portalları üzerinde çok daha fazla vakit geçirmek isteyebilir. Benzer şekilde öğretmenlerin içerik üretimlerinin de dijital varlık desteği ile desteklenecek sistemde öğretmenlerin içerik üretimleri artabilir ve zenginleşebilir.

Özetle Eğitim 3.0 serüveninin ilk safhalarına bu şekilde bakabiliriz. Bakalım internet teknolojileri bizi nasıl bir evrene götürecek.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.

bugraayan

Yazar: Buğra Ayan

Elon Musk, Trump hükümetinde koltuğu kaptı

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, kabinesinde “Department of Government Efficiency” adlı birimin başına Tesla CEO’su Elon Musk ve girişimci Vivek Ramaswamy’yi getireceğini açıkladı. Hükümet harcamalarında verimliliği arttırmayı amaçlayan departmanın isim kısaltmasının D.O.G.E olması Dogecoin üzerinde büyük spekülasyonlara yol açmıştı. Trump, X’te yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi: “Elon ve Vivek’in liderliğinde devletin işleyişinde köklü bir ...

Bağlantıyı kopyala