İnternet teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşması ve zamanla bireylerin hayatının her alanına girmesi ile birlikte dijitalleşme süreci de hız kazandı. Bu süreçte bireyler sosyal medya uygulamaları başta olmak üzere oyunlar, forumlar, anlık mesajlaşma uygulamaları gibi araçlarla internet üzerinde sosyalleşmeye başladı ve bugün temel birçok ihtiyacımızı internet teknolojileri aracılığıyla karşılıyoruz ve insana dair birçok şeyin hızla dijitalleştiği bir çağda yaşıyoruz.
Günümüzde internet üzerinde sosyalleşen, hayatının önemli bir bölümünü internet uygulamaları ile etkileşim içinde geçiren ve ihtiyaçlarının önemli bir kısmını internet aracılığıyla karşılayan insanlar için kullanılan bir kavram da var: “internet vatandaşları”.
İnternet vatandaşlığı kavramı çerçevesinde internet teknolojileri ve küreselleşme ilişkisine de vurgu yapmakta fayda var. Küreselleşme, sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda sınırların ortadan kalkmasına ve çok daha iç içe, birbirini etkileyen yapıların ortaya çıkmasına vurgu yapan bir konsept olarak önem arz ediyor. Bu bağlamda internet teknolojileri, küreselleşmenin en önemli itici güçlerinde biridir.
Ulus devletin sınırlarının aşınmasında, küreselleşme ve internet vatandaşlığı konseptinin gelişiminde blokzincir teknolojilerinin oldukça önemli bir yeri vardır. Blokzincir teknolojisi tabanlı Bitcoin ile “para”nın ya da “değer”in “tamamen” dijital bir sunumuna kavuşmuş olduk. Bitcoin, hem yapısı hem işleyişi açısından reel dünya dinamiklerinden önemli ölçüde bağımsız bir “değer” aracı olarak dijital mülkiyet için oldukça özgün bir örnektir.
Blokzincir teknolojileri, insana dair herhangi bir varlığın, oyun, sosyal medya vb. uygulamalarda çevrimiçi profillere referansla kullanılan avatarların, bir çevrimiçi platformda yer alan araçların, unsurların (herhangi bir içerik) ve reel dünya varlıklarının sahiplik kaydıyla dijital dünyada temsillerinin sunulmasında önemli kolaylıklar sağladı. Bu durum dijital kimliklerin, bu kimliklerle ilişkili diğer dijital varlıkların ve bu dijital varlıklarla ilişkili sahiplik kayıtlarının oluşturulması itibariyle dijitalleşme, sanal gerçeklik konseptine farklı bir boyut kazandıracak. Metaverse kavramı da bu çerçevede önemli bir konsept olarak karşımıza çıkıyor.
Kavramsal Olarak Metaverse
Bu yazıda, henüz türkçe karşılığı tam oturmamış, kavramsallaşma düzeyi düşük bir konsept olması itibariyle kavramın İngilizce orijinali olan “metaverse” kavramını kullanacağım. Metaverse, farklı evrenlerin iç içe geçmesiyle oluşan çoklu evren, artırılmış gerçeklikle gerçeğe yakın sanal dünya gibi anlamlara geliyor.
“Meta”, bir ön ek olarak önüne getirilen kelimeye ötesi, kapsayıcı, aşan anlamları vermektedir. “Verse” ise evrenin kısaltması, kurgusal evren gibi anlamlara gelmektedir. Bu bağlamda metaverse’i kelime yapısı itibariyle evrenler ötesi, evrenleri aşan olarak yorumlayabiliriz. Kavram, internet tabanlı sanal gerçeklik evrenini nitelemek için kullanılmaktadır.
Metaverse, Oxford sözlükte, bilgisayar tarafından üretilen bir çevre ile ve diğer kullanıcılarla etkileşime geçilebilen bir sanal gerçeklik uzayı, Oxford referanslarda, sanal gerçeklik yazılımı aracılığıyla sağlanan gerçekliğin sanal bir sunumu olarak tanımlanmıştır. Kavram Wikipedia’da, sanal olarak geliştirilmiş fiziksel gerçekliğin ve fiziksel olarak kalıcı sanal uzayın bir araya gelmesiyle oluşturulan, sanal dünyalar, artırılmış gerçeklik ve internetin tamamı dahil ortak bir sanal paylaşım alanıdır şeklinde tanımlanmıştır.
Gerçeklik Olarak Metaverse
Sanal gerçeklik kavramını temelde gerçek dünya ilişkilerinin, varlıklarının sanal dünyadaki temsilleri olarak tanımlıyoruz, bu anlamda kullanıyoruz. Artırılmış gerçeklik, 3D teknolojisi, yapay zeka gibi konseptler ile sanal gerçeklik konsepti yakından ilişkilidir. Bu konseptler reel dünya ile ilişkili ve reel dünyanın da ötesinde sanal dünyaların kesişimini ifade eden metaverse konseptinde yeni bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Hatta bu gerçeklik zaman zaman reel gerçekliğin de ötesine geçiyor.
Jon Radoff, “The Metaverse Value-Chain” isimli Medium makalesinde Metaverse’in yedi katmanını tanımlamıştır. Bu katmanlar şöyledir;
- Katman: Deneyim (Oyunlar, Sosyal Uygulamalar, E-sports, Alışveriş)
- Katman: Keşif (Reklam ağları, Mağazalar, Ajanslar vs.)
- Katman: Yaratıcı Ekonomi (Dizayn Araçları, Varlık Piyasaları, İş Akışı, Ticaret)
- Katman: Mekansal, Üç Boyutlu Programlama (3D, Artırılmış Gerçeklik, Sanal Gerçeklik, Çok Görevli Kullanıcı Arayüzleri, Coğrafi – Mekansal Haritalama)
- Katman: Merkeziyetsizlik (Uçta Hesaplama, Yapay Zeka, Akıllı Ajanlar, Mikro Servisler, Blokzincir)
- Katman: İnsan Arayüz ( Giyilebilir Teknolojiler, Akıllı Gözlükler, Mobil Teknolojiler, Dokunma,Mimikler, Ses, Sinirler)
- Katman: Altyapı (5G, WiFi 6, 6G, Cloud, MEMS, GPU)
Yukarıdaki katmanlar metaverse kavramının ve metaverse ekonomisinin anlaşılması adına kapsayıcı bir bakış açısı sunmaktadır.
Birkaç yıl öncesinin bilim kurgu romanlarına, filmlerine konu olan teknolojilerin bugün bireylerce, sanal gerçeklik uygulamaları aracılığıyla deneyimlendiğini, oyun, alışveriş, sosyal uygulamalar aracılığıyla sanal evrenlerin inşa edildiğini görüyoruz. Bu bağlamda dijital mülkiyet kavramının da önem kazandığını ve hızlı bir şekilde dijital dünyanın dinamiklerine bağlı olarak dönüştüğünü görüyoruz.
Dijital mülkiyet, sahiplik konusu hızla büyüyen metaverse ekonomisinde hem metaverse konseptinin, ekonomisinin gelişimi, hem de özgün bir ekonomik alanın doğması adına önem arz ediyor. Bu noktada yukarıda yer verilen yedi katman arasında beşinci katmanda bulunan blokzincir teknolojisi kriptopara, NFT, DAO teknolojileri gibi önemli fırsatlar sunuyor.
NFT Konsepti, DAO’lar ve Metaverse
NFT’ler
NFT (Non-Fungible Token) kavramı temelde eşşiz, ikamesi mümkün olmayan, bölünemeyen, nadir olan, blokzincir üzerinde tokenize edilecek varlıkla ilgili meta verilerin (ilgili varlığın sahip olduğu özelliklere ilişkin ayrıntılı bilgiler) ve sahiplik bilgisinin yer aldığı sahiplik, mülkiyet kanıtı kayıtlardır.
NFT’ler dijital bir müzik, resim, koleksiyon, sosyal medya gönderisi, gerçek dünya varlıklarının mülkiyetinin dijital temsili gibi sınırsız sayıda varlığın sahipliğine, mülkiyetine dair güvenilir bir
standart olarak kullanılabilir.
Metaverse yapıları, NFT’ler ile sanal dünya ve gerçek dünya arasında köprüler kurabilir. Bir gerçek dünya varlığı NFT formunda bir metaverse’de kullanıcılar tarafından alınabilir, satılabilir, metaverse’de çeşitli pazar yerlerinde fiziksel dünya varlıkları NFT formunda alınıp satılabilir. Bu metaverse’ler arasında ileride bağlantılar kurulacağını da düşünürsek burada oluşacak pazar ve bu pazarın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Dijital anlamda internetin, nihayetinde bütün unsurları ile sahiplenilebilir bir uzay (siber uzay) olacağını düşünürsek dijital sahipliğin zamanla fiziksel sahipliğin ötesine geçen bir trende dönüşeceğini de söyleyebiliriz.
DAO’lar
DAO (Decentralized Autonomous Organization) olarak anılan merkeziyetsiz otonom organizasyonlar, akıllı sözleşmeler aracılığıyla yönetilen, topluluk odaklı, hiyerarşik olmayan, blokzincir tabanlı, merkeziyetsiz yönetim yapıları için kullanılan bir kavramdır.
DAO’lar daha demokratik, katılımın çok daha yüksek, kolay ve hızlı olduğu güvenin blokzincir üzerinde akıllı sözleşme tabanlı inşa edildiği bir sistem olarak metaverse yapılarında oldukça işlevsel bir araç olarak karar verme süreçlerinde kullanılabilir. Aynı zamanda bir metaverse ile ilişkili varlıkların yönetimi, sahipliği DAO’lara devredilerek ilgili varlıklar DAO’lar aracılığıyla demokratik bir şekilde güvenle ve kolayca yönetilebilir.
NFT Tabanlı Metaverse Platformları
Decentraland
Decentraland platformu, tamamen kullanıcılara, topluluğa ait, tamamen merkeziyetsiz bir şekilde bir DAO aracılığıyla yönetilen, kontrol edilen bir platform olma amacıyla geliştirilmiş bir sanal gerçeklik evreni, bir metaverse’dir.
DAO, Decentraland’ı oluşturan en önemli akıllı sözleşmelere ve varlıklara (Arazi Sözleşmesi, Emlak Sözleşmesi, Giyilebilir Ürünler, İçerik Sunucuları ve Pazar Yeri) sahiptir. Platform üzerinde hangi varlıkların ne şekilde yer alacağına, arazi politikasına vs. DAO aracılığıyla topluluk tarafından karar verilir. Platformun kullanımına ilişkin politika güncellemeleri, arazi müzayedeleri vb. süreçler DAO aracılığıyla oylama ile gerçekleştirilir.
Kullanıcılar Decentraland ekosisteminde, sanal araziler ve platformda sunulan diğer ürün ve hizmetleri satın alabilir, platformun konseptine uygun olarak satın alınan araziler kullanıcılar tarafından geliştirilebilir. Bu metaverse’in yerel tokeni Mana’dır. Mana aracılığıyla platform üzerinde alım, satım ve geliştirme işlemleri yapılabilmektedir.
Somnium Space
Somnium Space, blokzincir tabanlı bir sanal gerçeklik metaverse’idir. Decentraland platformuna benzer platform üzerinde bulunan pazar yerlerinden sanal gerçeklik ürünleri platformun yerel tokeni Cube ile alınıp satılabilmektedir.
Platformun tamamen kullanıcılara, topluluğa ait olduğu geliştiriciler tarafından vurgulanmaktadır. Platform üzerinde arazi, bina ve daha birçok şey alınıp satılabilmekte ve geliştirilebilmektedir.
Kullanıcılar platformda bir arada reel dünyadaki birçok etkinliğin dijital temsilini yapabilmektedir. Örneğin kullanıcılar sohbet edebilir, birlikte bir şeyler yiyip içebilir, bir iş kurabilir, oyun içi varlıklar geliştirebilir, bir dağa çıkabilir ve platform topraklarında özgürce gezebilirler. Platformda grafik arayüzleri itibariyle gerçek dünyaya yakın temalar tercih edilmektedir.
The Sandbox
Sandbox yukarıdaki örnekler gibi topluluk tabanlı bir sanal gerçeklik evreni, oyunudur. Kullanıcılar platformdan arazi satın alabilir, NFT pazar yerlerinde platform içi varlık alım-satımı yapabilir, kendi NFT varlıklarını üretip platformda satışa sunabilir. Bunlar haricinde platformda kullanıcılara sunulmuş oyun oluşturma gibi çok sayıda farklı opsiyonu kullanabilir.
Kullanıcılar platform üzerinde platformun yerel tokeni SAND ile çeşitli işlemler yapabilir ve SAND tokeni kazanabilirler.
Sanal bir evrende kullanıcılar satın aldıkları sanal araziler üzerinde inşa ettikleri oyun ve NFT varlıklar aracılığıyla oluşturdukları sanal alanı daha değerli hale getirebilir ve satabilirler.
Sonuç
Gerçeklik nesnel olduğu kadar öznel bir kavram olma niteliği de taşımaktadır. Fiziksel nesneleri “gerçek” olarak nitelendirirken dijital ürünleri, varlıkları “sanal”, “hayali” olarak nitelendirmekteyiz. Bu tartışma sanal varlıkların “gerçekten” var olduğunda ziyade reel dünyada bir karşılığının olmaması ile ilgilidir daha çok. Dolayısıyla sanal bir gerçekliğin reel dünyadaki karşılığı yeni bir gerçeklik katmanı olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternet vatandaşlarından oluşan günümüz dijital toplumlarında ise reel ve sanal dünya gerçekliğinin sınırları her geçen gün daha da belirsizleşmektedir.
Matrix filminde iki ayrı gerçeklik vardır bir mevcut gerçeklik bir de o gerçekliğin ötesinde yaşanan farklı bir gerçeklik ve bu iki gerçeklik birbirini etkilemektedir. Filmin ana karakteri NEO bütün gerçekliğinin Matrix’den, bu yazının konusu olan bir metaverse’den oluştuğunu Morpheus sayesinde keşfedecektir. Metaverse konusunda Matrix filmi güzel bir analoji niteliği taşımaktadır.
NFT tabanlı varlıkların genel itibariyle bir DAO altında yönetildiği yukarıda yer alan metaverse örnekleri sanal gerçekliğin ulaşacağı boyutlara ve nasıl bir geleceğe doğru yol aldığımıza ilişkin güzel örneklerdir. Bu ve benzeri metaverse platformlarının NFT konsepti ile büyük bir pazar hacmi oluşturma potansiyeli de oldukça güçlüdür.