Metaverse’lerin geleceği

önce yayınlandı , Son güncelleme önce

Okuma Süresi: 5 dk

Paylaş:

Bu yazı bir süredir işlemeye başladığım “önümüzdeki 10-15 yıl” temalı yazıların üçüncüsü niteliğinde. İçinde bulunduğumuz yıl kripto paralar ve blokzincir teknolojilerinin bir duraklama döneminde olduğunu, gelecek sene de bunun bir süre devam edeceğini düşünüyorum. Sonra yavaş yavaş 2000’lerde internet startup’larında olduğu gibi başka bir kulvarda hızlı gelişmeler yaşanmaya başlayacaktır.

Bahsettiğim yazıların ikincisinde blokzincirlerin bugün dünyada iki şekilde algılandığını yazmıştım. (Bu görüş bana değil Chris Dixon’a ait ve ben de bu görüşe katılıyorum.)

  1. Kumarhane işlevi,
  2. Dünya bilgisayarı işlevi

Bunlardan ikincisi, Ethereum başta olmak üzere tüm Layer 1 ve Layer 2 blokzincir ağları için geçerli, hatta Bitcoin ağı için bile. Üzerine komple bir programlama dilinde kod yazılamayan Bitcoin ağında da kısıtlı bir script dili ile bazı uygulamalar geliştirilebiliyor. Ama asıl EVM uyumlu denilen Ethereum benzeri ağlarda ve uyumlu olmayan diğerlerinde (Cardano, Solana vb.) yazılan programlar sayesinde küresel olarak bir “dünya bilgisayarı” işlevi görülmekte. Bu dünya bilgisayarına nasıl işler yaptırılacağını ise önümüzdeki 10 yılda göreceğiz. Şu anda çoğunlukla yeni token inşasında ve token transferinde kullanılıyorlar.

Metaverse’ler

Ünlü yönetmen Steven Spielberg 2018 yılında bir film yönetti: Ready, Player One. Ernest Cline’ın aynı adlı kitabından senaryolaştırılan bu filmde, kurduğu Oasis isimli devasa sanal dünyasının anahtarlarını ölümünden sonra kime devredeceği sorusuna cevap arayan bir adamın kurguladığı yarışmayı ve kazanan genci anlatmakta. Film olarak eğlenceli ve ilginç ancak orijinal eser de film de benim açımdan çok temel bir probleme sahip: Bu dev sanal dünyanın tek bir sahibi var!

Facebook şirketi adını Meta olarak değiştirip kendisini bir metaverse şirketi olarak tanımladığında hemen aklıma Oasis geldi. Mark Zuckerberg de muhtemelen Ready, Player One filminin sanal dünyasının dahi sahibi Mark Rylance’ın karakterini izleyince şevke gelmiştir. Kendisini görmüştür o karakterde.

1994-2004 arasında yer alan ve Web1 denilen dönemin internet siteleri merkezsizlik ve kamusal protokoller üzerinde çalışma gibi iki önemli özelliği taşımaktaydı. Sonra gelen Facebook, Twitter, YouTube gibi servisler ise arkasında büyük teknoloji şirketlerinin olduğu kurumsal yapılarla Web1 döneminin eşitlikçi ve dağıtık sistemlerinin yerini aldılar. Bunlara Web2 şirketleri ve bu döneme de Web2 dönemi deniliyor şimdi.

Blokzincir teknolojisi ile gelen yeni döneme de Web3 denilmekte. Ancak ben henüz bu dönemde, merkeze toplanmış kontrolün ve mülkiyetin halka nasıl geri verileceğini anlayamadım. Bunun otomatik olarak gerçekleşeceğini hiç sanmıyorum. Peki nasıl olacak da Web3 döneminde tekrar merkezsizlik moda olacak ve insanlar sosyal medya üzerindeki dijital üretimlerinin (karikatür, fotoğraf, şarkı, yazı, haber, yorum vb.) tekrar sahibi olacaklar.

Bu işin kendiliğinden olmayacağını görüyorsak, o zaman nasıl olabileceğini de gelin konuşalım.

Bir defa insanların bu yeni dönemde sohbet için kullandıkları programların dinlendiğini ve hatta satıldığını anlamaları lazım. Sonra, sosyal mecralarda paylaştıklarından birilerinin para kazandığını, kendilerine pay verilmediğini de öğrenmeleri lazım. Eğer sohbetler için gerçekten güvenli bir alternatif gelirse buna geçecek epey bir insan olacağını sanıyorum.

Metaverse’lerin de çalışacak olanlarının kamusal, yani mülkiyeti kamuya, bizlere ait olanlar olacağını düşünüyorum. Orada bulunan milletin bilgisini (yani hem kim olduklarını hem de aralarında neler yaptıklarını, neler konuştuklarını) satmayacak bir sistemin sırf bu ketumluk özelliği nedeniyle diğer 2D sosyal mecralara tercih edilebileceğini tahmin ediyorum. Ayrıca bu metaverse (yani sanal dünya) içerisinde dönecek tüm ekonominin de NFT’ler üzerinden eser sahiplerine gelir getirmesinin iyi bir iş modeli olacağını sanıyorum.

2007-2014 yılları arasında kurguladığımız ülkemizin ilk gerçek metaverse’i olan Yoğurtistan işte bu amaçları yaşıyordu. Ancak o dönemde henüz blokzincir teknolojisi yaygın olarak bilinmiyor ve kullanılmıyordu. Biz de zorunlu olarak o dönemde merkezi bir sistem tasarlamıştık. Şimdi aynı işi yapsam kesinlikle merkezsiz ve kamusal bir dünya tasarlardım. Sahibinin bir kişi değil, kullanıcıların olacağı toplumsal bir sanal dünya. Kendi içinde token’ı olan ve bu token’ların iç ekonomide geçerli olduğu, ayrıca token’ları elinde tutanların değil de içeride harcayanların dünyanın hissedarı olacağı bir yer. Yani token’lerin değil de türevlerinin (harcanmasının) değer oluşturacağı bir metaverse.

Harcamayı teşvik eden bir sanal dünyada izlediğiniz videoların, dinlediğiniz müziklerin de eser sahiplerine doğrudan token kazandıracağı bir metaverse. Günümüzde ne YouTube eser sahiplerini memnun edebiliyor ne de Spotify. Facebook, X ve Instagram zaten beleşçi. Ama bu yeni iş modeli ile öne çıkacak yeni unsurlar para etmeye başlayacaktır. Bunlar:

    1. Tek bir sahibi (birey ya da şirket) olmaması,
    2. Devletlerin bile kıramayacağı seviyede güvenliğinin olması,
    3. İlişkilerin, paylaşılanların ve kimliklerin, bilmesi gerekenler dışında kimsenin bilemeyeceği, veri toplama ve veri satışı yasak olan bir yer olması,
    4. İç ekonomide üreticilere token (NFT) vasıtasıyla gelir garantisi,
    5. Dış ekonomiden içeriye ve içeriden dışarıya değer transferinin kolayca yapılması,
    6. Mülkiyetin kullanıcılar tarafından paylaşılması,
    7. Yüksek kalitede ses olması ve kullanıcıların birbiri ile sesli iletişimi olması,
    8. Gerekirse çok sayıda insanın aynı alanda toplanabilmesi, konser vb. gibi olaylarla bir arada eğlenebilmesi,
    9. Uluslararası olması.

    Bunlara daha ek olarak, hukuki zeminin içerideki “code” un yani “yasa”nın net ve tanımlı olması. Kimseye ayrıcalık tanınmaması, herkesin eşit olması da garanti edilmelidir.

    Eğer bu temel prensipler çerçevesinde tasarlanırsa bence önümüzdeki senelerde çıkacak bir metaverse, altyapı olarak blokzincir üzerinde işleyeceği için güvenliği de mülkiyet hakları da görünür olacak ve insanların güvenini kazanacaktır.

    Web1’de alışık olduğumuz güzel özellikler tekrar geri gelecek ve merkezsiz dağıtık bir dünya yaşadığımız fiziksel dünyanın bozukluklarını örtebilecektir.

    Not: Balaji Srinivasan’ın Network State isimli kitabında anlattığı dünya devleti fikrinden haberim var. Orada önerilen ile burada son kısımda benim önerdiğim sanal dünyanın farklarını da başka bir yazıda anlatırım.

    cemilsinasiturun

    Yazar: Cemil Şinasi Türün

    Mpeppe yeni Telegram oyun platformunu yayınlarken Mpeppe ön satışı 3 milyon dolara ulaştı

    Çevrimiçi oyun ve merkeziyetsiz finansı (DeFi) birleştiren bir kripto para projesi Mpeppe (MPEPE), ön satışının 3 milyon doları aşmasıyla önemli bir kilometre taşına ulaştı. Bu başarının yanı sıra Mpeppe (MPEPE), Telegram’da kullanıcılara ödüller kazanırken eğlenceli ve etkileşimli bir deneyim sunan heyecan verici yeni bir oyun platformu başlattı. Ufuktaki Mpeppe Casino ve erken katılımcılar için MPEPE30 promosyon ...

    Bağlantıyı kopyala