Bu yazımızda geçtiğimiz yıl NFT dünyasında çok konuşulan eser sahiplerinin telif hakları konusunu ele alacağız.
Web3 dünyasının önemli parçalarından biri NFT’ler (İngilizce’de non-fungible-tokens, Türkçesi birbiri ile değiştirilemez token ya da ‘tekil belirteç’). Dijital dünyada sahiplik anlamına gelen NFT’ler ilk olarak sanat eserlerinde ön plana çıktı. NFT’lerin en büyük özelliklerinden biri yaratıcılarına eserin sadece ilk satışından değil, daha sonraki alım-satımlarından da telif hakkı veriyor olması.
Bu yenilik sanatçılar için inanılmaz bir ekonomik potansiyel doğurdu, ancak bir yandan da NFT alım-satımı yapanlar için de ciddi bir maliyet getirdi. Özellikle NFT ticareti yapanlar her işlemde sanatçıya komisyon ödemekten duydukları memnuniyetsizliği gün geçtikçe yüksek bir şekilde seslendirmeye başladılar.
NFT’ler üzerine telif hakkı olması, teoride güzel bir model ancak pratikte durum farklı olabiliyor. Zira, sanatçının telif hakkı akıllı kontrat üzerinde protokol seviyesinde yapılamıyor. Pratikte telif hakkının ‘geçerli’ olup olmayacağına alım-satım işlemine aracılık eden pazar yerleri karar veriyor.
NFT Pazar Yerleri
NFT’lerin alınıp satıldığı yerlerin uzun zaman boyunca tek bir hakimi vardı, o da OpenSea. Daha önceki yazılarımızda sıkça bahsettiğimiz OpenSea, piyasaya erken girme avantajını, sunduğu kullanıcı dostu arayüzler ile pekiştirerek pazarın %90’nı rahatça ele geçirdi. Bunun sonucu, 2022 yılı başlarında aralarında a16z’nin de bulunduğu büyük fonlardan 13.3 milyar ABD Doları değerleme üzerinden 300 milyon ABD Doları yatırım almayı başardı.
OpenSea’nin bu başarısı haliyle piyasanın gözünden kaçmadı. Rekabetin gayet sert geçtiği Web3 dünyasında OpenSea’nin tekel olarak kalması çok da mümkün görünmüyordu aslında. Uzun zamandır ona rakip olmaya çalışan SuperRare, Foundation, KnownOrigin gibi platformlar yenilgiyi kabul edip kendi ‘niş’ alanlarına doğru çekilirken, onların yerini x2y2, LooksRare ve en son da Blur gibi yeni rakipler aldı.
Konu NFT Telif Hakkı Değil Pazar Yeri Savaşları
Pazar yeri savaşlarında piyasanın hakimini yerinden etmek genelde nafile bir çaba. Zira, hem alıcılar hem de satıcılar likiditenin olduğu yere toplanırlar. Onları başka bir yere çekebilmek için farklı öneriler getirmeniz gerekir. Rakipler de farklı öneriler ile kullanıcıları kendilerine çekmeye çalıştılar. İşte onlardan bazıları:
Birinci Raunt: Aktiviteyi Kendine Çekmek için Token Dağıtma
İlk denenen yöntem, alım ve satım işlemi yapanlara platform tokeni vermek oldu. x2y2 ve LooksRare’in dağıttığı teşvik tokenleri onlara kısa sürede ciddi işlem hacmi getirse de sonrasında bu hamlenin stratejik olarak geri teptiğini gördük. Zira, işlem hacmi getirebilmek adına al-sat işlemlerine teşvik vermek, ‘wash trading’ olarak adlandırılan sahte işlemlere yol açıyor. Bu da neresinden bakarsanız bakın ‘hormonlu’ bir büyüme. Sonuç olarak, teşviklerin azalmaya başladığı (aynı zamanda token fiyatının da düşmeye başladığı) noktada, bu pazar yerlerinin hacimleri de düşmeye başladı.
İkinci Raunt: Sanatçı Telif Haklarını Opsiyonel Yapma
Peki uzun vadede bu oyuncuları nasıl kendinize çekebilirsiniz? Ticaret hacmi yerine likiditeyi kendinize çekmeniz gerekir. Eser sahipleri genelde alıcılar nerede ise oraya yönelirler. Dolayısıyla uzun vadede pazar payı kapmanın yolu alıcıları kendi platformunuza çekebilmekten geçiyor.
İşte burada geçtiğimiz yıl yaz ayları içinde, rakipler ikinci kozlarını oynadılar. Normalde OpenSea başta olmak üzere bütün pazar yerleri sanatçıların koydukları NFT telif oranlarını kabul edip eserleri buna göre listeliyorlardı. Rakip pazar yerleri, al-sat yapanların en büyük şikayeti olan, NFT’ler üzerindeki bu telif kesintilerini zorunlu olmaktan çıkarıp ‘opsiyonel’ hale getirdiler. Ne demek bu? Alım satım sırasında, telif ücretini direkt kesmek yerine alıcıya “eser sahibinin %x telifi var, ödemek ister misiniz?” şeklinde bir opsiyon verdiler. Buna hakları var mı? Başlangıçta da dediğimiz gibi, akıllı kontratlara Ethereum protokolü seviyesinde böyle bir kural koyamadığınız için sanatçı olarak pazar yerinin insafına kalmış durumdasınız.
İlk olarak Ağustos ayında x2y2 arkasından Magic Eden, daha sonra LooksRare opsiyonel teklif hakkı’ vagonuna bindiler.
İşin ticaretini yapanları sevindiren bu hareketler, sanatçı camiasından ciddi bir tepki çekti. Tepkiler o kadar büyüdü ki, x2y2 ve MagicEden bu karardan vazgeçerek, telif ücreti uygulamasını Aralık ayı başında tekrar zorunlu hale getirdiler.
Bu arada piyasaya son giren oyuncu Blur’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Arkasına Paradigm gibi güçlü bir fon ve Punk6529 ve CozmoMedici gibi ünlü NFT koleksiyonerlerini alan Blur, işin ticaretini yapanlara yönelik sunduğu kullanışlı arayüzü ve dağıtmayı taahhüt ettiği tokenler sayesinde bir anda gündeme oturdu. Bunların yanına eklediği alım satımlarda komisyon almamak ve NFT telif haklarını opsiyonel yapmak gibi özellikler Blur’a olan ilgiyi daha da artırdı. x2y2 ve LooksRare’in hatalarından ders alan Blur, token dağıtma mekanizmasını daha iyi kurgulayarak, sahte ticaret hacimlerini desteklemek yerine likidite sağlayanlara yönelik teşvikler koydu1.
Peki ya piyasanın dominant oyuncusu OpenSea neler yaptı bu arada? OpenSea bu furyada ‘sanatçının yanında yer aldığını’ açıklayarak telif ödenmesini zorunlu yapabilen bir araç sundu. Sanatçı eğer OpenSea’de sergilediği eserlerine telif ödenmesini zorunlu yapmak istiyorsa eseri sadece OpenSea’ye koyabilecek ve diğer ‘opsiyonel telif sunan’ rakip platformları yasaklayacak. Nasıl yapacak bunu? Alıcıya ‘opsiyonel telif’ sunan platformlar bir kara listeye alınıyor ve eser sahiplerden NFT’lerin bu kara listede yer alamayacağına dair bir koşullu akıllı kontrat kullanmaları isteniyor 2. Yok sanatçı bu kontratı kullanmaz ise, OpenSea’deki eserleri ‘telif ödemesi’ opsiyonel olarak sunuluyor.
Eser sahipleri, OpenSea’nin bu koşulu sonrası ya OpenSea’yi ya da diğer alternatif platformları seçmek durumunda kalınca, ağırlıklı olarak OpenSea’yi seçiyorlar. Bunu gören Blur sunduğu hizmeti değiştirerek eser sahiplerine isterlerse ‘telif ücretini zorunlu tutma’ hakkını getiriyor. Sonra da OpenSea’ye gidip ‘abi, bak istediğin gibi yaptım, hadi beni kara listeden çıkar’ diyor. OpenSea ise, ‘hayır olmaz, bunu yeni koleksiyonlar için yapıyorsun ama eskiler için hâlâ eski koşullar geçerli’ deyip Blur’u kara listeden çıkarmıyor.
Bunun üzerine Blur gayet akıllıca yeni bir hamle yapıyor: Kendi kontratları yanında OpenSea’nin geçtiğimiz yıl çıkardığı Seaport akıllı kontratlarını kullanıyor (Seaport ile ilgili şu yazımıza göz atabilirsiniz). OpenSea Blur’u sansürleyebiliyor ama kendi sisteminin de üzerine kurulu olduğu Seaport’u sansürleyemiyor!
Üçüncü Raunt: Blur Token Arzı ve Sonrası
OpenSea ile Blur’un tangosunda geçtiğimiz haftalarda yeni birkaç gelişme daha yaşandı. Önce Blur’un uzun zamandır beklenen tokeni platformu kullananlara dağıtıldı. Teşvik programı henüz bitmiş değil ve mevcut haliyle bir-iki yıl daha sürecek gibi görünüyor. Bu da Blur’un likidite ve işlem hacmini iyice artırdı.
Artan pazar payı sonrası Blur bir hamle daha yaptı. Blur’un CEO’su Pacman koleksiyon sahiplerine eserlerini OpenSea’den çekme çağrısında bulundu3.
Blur’un bu hamlesi sonrası kimi koleksiyonların kendisinden çekildiğini gören OpenSea de 48 saat sonra yeni bir hamle yaptı. Öncelikle büyük bir değişiklik yaparak ‘telif ödemesini zorunlu olmaktan çıkarıp opsiyonel yaptı’ (Blur gibi minimum %0.5 telif uygulayacağını belirtti). Belirli bir süreliğine yeni çıkan koleksiyonlardaki komisyon oranlarını %0’a çektiğini açıkladı4. Son olarak da Blur’u kara listeden çıkaracağını açıkladı.
Sonuç
NFT telif hakları geçtiğimiz yıl çok konuşuldu. Burada, konunun eser sahiplerinin hakları üzerinden döndüğünü düşünseniz de, asıl hikaye pazar yerleri arasındaki savaştan kaynaklanıyor. Telif ücreti ödemesi sanatçılara ek gelir getiren ama ticaret hacmini düşüren bir özellik. OpenSea’nin son hamlesi ile işin ticaretini yapanların bu raundu aldığı görülüyor. NFT eser sahipleri önemli bir avantajı kaybetmiş durumdalar.
Bundan sonra sırada Blur’un teşvikleri azalmaya başladığında hâlâ büyük oyuncuları kendisinde tutup tutamayacağı var (program devam etse de, hacim artışından dolayı işlem yapanların aldığı tokenler azalacaktır). Bu arada OpenSea’nin uzun süredir beklenen token arzı da denklemi tümden değiştirebilir.
Görününen o ki bu hikaye daha çok su kaldırır. Konu pazar yerlerinin savaşının çok ötesine, sanal zekanın (AI) sanat alanındaki kullanımı ve buradaki telifler gibi bambaşka yerlere doğru evrilme potansiyeline de sahip. Birlikte heyecanla neler olup bittiğini izlemeye devam edeceğiz…
Dipnotlar:
- Bu tip teşviklerin başarılı bir örneğini DeFi dünyasında Curve’ün yaptığını görüyoruz. Otomatik piyasa yapıcı modelini kullananan merkeziyetsiz alım-satım platformu Curve, tokenlerini, havuzlarına likidite sağlayanlara dağıtıyor. Bu şekilde likiditeyi sağladıktan sonra piyasa oyuncularını işlem yapmak için kendisine çekmek çok daha rahat oluyor.
- OpenSea bu kara listeyi tek başına değil Foundation, KnownOrigin, SuperRare gibi NFT’nin ilk oyuncuları ile birlikte oluşturuyor.
- Teklifi şuydu: Koleksiyonunuzu OpenSea’den çekin (OpenSea’yi bloklayın), size full telif hakkını vereyim. Eğer bunun yerine beni bloklarsanız size minimum 0.5% telif vereceğim (eser sahibi Blur’u bloklarsa, esere Blur’da teklif verilemiyor ama yine de eserin alım-satımı yapılabiliyor). Yok eğer koleksiyonunuz hem OpenSea hem bende listelemek isterseniz, o zaman ben size yine alıcıdan 0.5% telif ödemesi yaptıracağım. Blur bu opsiyonu OpenSea kendisini bloklamayı kaldırana kadar sunacağını söylüyor. Eğer bir koleksiyoner hem Blur hem de OpenSea’de rahatça telif koyma hakkı kazanırsa, Blur’un şu anki teklifi düşecek.
- OpenSea’nin Blur’a karşı açıklamasında, eğer bir koleksiyon yaratıcısı Blur’u bloklamazsa, eskiden telif hakkını opsiyonel yaparak koleksiyon sahibini cezalandırırken, şimdi en azından %0.5 telif koymaya imkan tanıyor.